Bir kavanozunuz olduğunu hayal edin. Ne zaman bir olay ya da durum sizi kaygılı veya endişeli hissettirse, içine bir parça stresör eklendiğini düşünün.

Yaşam boyu stresörler arttıkça, zamanla kavanozun daha fazla dolmaya başladığını zihninizde canlandırın…

Kavanozun tamamen dolması günler, aylar, hatta yıllar alabilir. Ancak bir gün üstüne kadar dolar ve bir ruhsal bozukluk olarak kendini gösterebilir.

Hepimiz farklı bireyler olduğumuzdan, her birimizin kavanozu birbirinden farklı yapıya sahiptir ve doluluk oranları birbirleri ile aynı değildir. 

Bir metafor kullanarak hepimizin bir ruhsal bozukluk kavanozu olduğunu aktarmak isterim. Aktif olarak bir ruhsal bozukluğu deneyimlemek için kavanozun üstüne kadar doldurulması gerekir. Her bireyin kavanozu, farklı miktarda genetik ve çevresel faktörlerle doldurulabilir.

Hepimizin ruhsal bozukluklara karşı bir miktar genetik yatkınlığı vardır ve bu yatkınlık sabittir. Halihazırda sahip olduğumuz genetik faktörler; görselde sarı yuvarlak şekiller ile resmedilmiş, doğuştan bizde bulunan müdahale edemediğimiz kalıtsal faktörlerdir. Kavanozun içinde belirli bir yer kaplarlar, ancak çoğunlukla onun dolmasına kendi başlarına sebebiyet vermezler.

*Bireylerin genetik faktörlere bağlı ruhsal bozukluk geliştirme riski, normal dağılıma göre çoğunlukla orta riskli bir konumdadır.

Genetik faktörlere ek olarak, bir de görselde turuncu üçgen şekiller ile resmedilmiş çevresel faktörler vardır. Yaşantımız boyunca edindiğimiz bu faktörlere örnek olarak; kişiler arası iletişim sorunları, finansal sıkıntılar, aile içi çatışmalar, iş stresi veya kayıp vb. kabul edilebilir.

Dürüst olmak gerekirse, yaşam boyu kavanozun bomboş kalmasını bekleyemeyiz. Ancak onu doldurmaya katkıda bulunan stresörler biriktirdiğimizin farkına varıp, bunlar üzerinde kontrol sahibi olmayı öğrenebiliriz.

Bu anlamda, kavanozun daha yavaş dolması adına çevresel faktörlerin eklenmesi için daha fazla yer açmak iyi bir seçenektir. Kavanozun üzerine adeta ‘halkaları istifleyerek’ onu daha uzun hale getirebiliriz. 

Kavanozun üzerindeki halkalar, bir ruhsal bozukluk geliştirme ihtimaline karşı koruyucu faktörler olarak işlev görür. Bu koruyucu faktörlerden bazıları (uyku, beslenme, egzersiz, sosyal destek vb.) genlerimiz nasıl bir yapıya sahip olursa olsun, hepimiz için faydalıdır. 

Durumun doğası nedeniyle, koruyucu faktörlerin kişiden kişiye farklılık gösterebildiğini hatırlatmakta fayda vardır.

Kavanoz modeli yalnızca bir araçtır. Bir ruh sağlığı uzmanı ile kişiselleştirilmiş bir psikoterapi seansı en etkili seçenektir. Bu anlamda psikolojik destek; farkındalığımızın artması açısından en faydalı yoldur.

Psikolojik destek almaktan çekinmeyin. Hepinize sağlıklı günler.